Yazıyı okumadan hemen bir Trabzon gidiş – dönüş (dönüş almasanız da olur :)) bileti alın! O kadar iyi geldi ki bu iki günlük tatil.. Adeta oksijene, temiz havaya, yeşile doyduk. O nasıl bir huzur anlatamam, anlatılmaz, yaşanır.

Kampanyadan hafta sonu için İstanbul- Trabzon biletini 105 TL’ye almıştık ama asıl hedefimiz Rize’nin yaylalarına gidip yeşile doymak, doğa ile iç içe vakit geçirmekti. Cumartesi sabahı yola çıktık ve istikamet Trabzon! Tarihi köprüleri, doğası, havası…

Havaalanında iner inmez kiraladığımız arabayı (Duster) alıyoruz, yayla yolları gerçekten kötü, bu yüzden uygun araç kiralamanızı tavsiye ederim ve tabii ki yanınızda iyi bir şoför olsun! 🙂 Hava Eylül sonu gitmemize rağmen muhteşem!  Ne yazık ki burada hava pek belli olmuyor, mesela 1 ay önce genelde bulutlu ve yağmurluymuş. Bu yüzden biraz şans. Yağmurlu olursa yaylalara çıkmanız çok çok zor. Umarım siz de bizim gibi şanslı olursunuz.

Rize’de neler yapılır? Rize’de gezilecek yerler?

Siz de bir an önce yola çıkın diye şimdi size bir plan oluşturuyorum!

  1. gün : Zümrüd-ü Anka’da kahvaltı, Fırtına Deresi, Çinçiva Köprüsü, Çinçiva Kahvesi veya Zuacoffee’de kahve molası, Zilkale, Palovit Şelalesi, Şimşir Ormanları (vakit kalırsa), Badara Yaylası, Gito Yaylası (günbatımı, dönerken yollarda dikkat)
  2. gün : Pokut Yaylası’nda kahvaltı, Sal Yaylası, Ayder Yaylası’nda zipline, Huser Yaylası’nda gün batımı (dönerken yollarda dikkat)

Zümrüd-ü Anka’da kahvaltıdan sonra Fırtına Deresi solumuzda yavaş yavaş yaylalara doğru çıkıyoruz. İlk olarak bizi Çinçiva Köprüsü karşılıyor. Bir oturup dinlenelim tatlımızı yiyelim! Yediğim en güzel muhallebi Zuacoffee‘de olabilir. Şenyuva’da bulunan çok güzel bir şekilde dizayn edilmiş bu kafe adeta bir mola durağı. Buradan sonra da hemen karşısındaki Çinçiva Kahvesi‘nde, Fırtına Deresine karşı çayımızı yudumluyoruz.

Daha sonra ise Zilkale‘ye doğru adım adım gidiyoruz. Vadinin ortasında her yere hakim görüntüsüyle bizleri etkileyen Zilkale, Osmanlı zamanında 30 askerle kontrol ve güvenlik görevi görmüş. Kaleye çıkmanızı (3 TL) ve manzarayı izlemenizi tavsiye ederim, arkadan da Game of Thrones müziği… : ) 15 metre yükseklikten gürül gürül akan, dere yatağına doğru köpük köpük çağıldayan Palovit Şelalesi ise gezimize ayrı bir huzur katıyor. Dünyanın bilinen tek anıt ormanı olan Şimşir Ormanları her ne kadar kuruma tehlikesi yaşasa da, yine de bizi etkiliyor. Vaktiniz kalırsa buraya da gitmenizi öneririm.

Gito Yaylasına doğru giderken yolumuzun üzerindeki bir başka güzel yayla olan Badara Yaylasınına gidip teyzemizin evinde çay içip kete yiyoruz. Teyzenin instagram’dan takip edin beni demesi, “burada telefon çekmiy şu tepeye gidip resim yükliip geri dönüyorum” demesini de unutmayacağım 🙂

Vee Badara’dan sonra asıl hedefe doğru. En çok beğendiğim yerlerden birisi oldu Gito Yaylası. Tam bir doğa harikası! Keşke evler biraz daha bakımlı olsa İsviçre’den farkı yok ama ne yazık ki biraz özensizlik mevcut. Koçira’da salıncağa binip özgürlüğünüzü iliklerinize kadar hissetmeyi unutmayın. 

Biz geçen sene Cumartesi günümüzü Çat Vadisinde tamamladıktan sonra soluğu Toşi Pansiyon‘da aldık! 4 kişilik bungalovları bulunan Toşi, kalmak için inanılmaz keyifli bir yer. Cüneyt Abi ve Müco’nun işlettiği bu yerde; bungalovlar, yemekler, soba başı sohbetleri, akşam canlı tulum, yemekler gerçekten çok güzel.

Orada tanıştığımız bir arkadaş grubu ile  “gelsin mu, gelsun gelsun, gelsin mu gelsun gelsun, geliyor geliyor, geldü, tulumcu için aahhaa, benum için aahhaa, kazum için aahhhaa, eller beraber beraber beraber, kollar beraber beraber beraber, tulum ilen beraber beraber beraber, siya siya heyy heey” sözleri ile oynadığımız Hemşin Horonunu unutmayacağım. Bir süre sonra herkes oynamaktan yoruluyor ve tulum daha yavaş şeyler çalmaya başlıyor. Daire şeklindeki grup el ele tutuşarak sonrasında bir sağa bir sola sallanıyor. Çok keyifli!

Bu sene ise konaklamamızı Tabiat Bungalov‘da Çamlıhemşin’de gerçekleştirdik, önündeki ufak çay bahçesiyle oldukça güzeldi.  Ancak yine de tek gününüz var ise Goboca, Ada, Toşi, Koçira gibi yerlerde kalarak yayla havasını soluyabilirsiniz.

Pazar gününü ise tamamen yaylalara ayırıyoruz. Türkiye’nin en iyi yaylalarından biri seçilen Pokut Yaylası‘na doğru yol alıyoruz. Yol gerçekten zorlu, uçurumlar, taşlar… Karşınıza bir araba gelmesin, yağmur yağmasın diye dua ediyorsunuz. Muhakkak iyi bir arabanız olsun muhakkak. Manzaraya karşı güzel bir kahvaltı ediyoruz. Ancak burada önümüze menü gelmesi ve çalışanların çok ilgili olmaması bizi üzüyor. Manzaranın güzelliğini düşünüyor bunları unutuyoruz. Buradan dönerken arabamızı yola park edip Sal Yaylası’na geçiyoruz. Buranın gün batımları oldukça meşhur ancak gün batımını Huser’de izlemeye karar veriyoruz.

Huser’e doğru giderken yolunuz Ayder’ Yaylası’ndan geçiyor. Rize’nin en kötü yeri olabilir, bunu söylediğimde çok tepki aldım ama gerçekten öyle. Mesela “Ayder Burger” var, ne bileyim her şey pahalı, her yer Arap turist dolu, yayladan eser yok… Durmuyoruz bile burada üzülüyoruz, oysa ne güzeldi burası 7-8 yıl önce. Ayder çıkışında zipline‘a binip biraz aksiyon yaşıyoruz (20 TL). Sonrasında ise hedef Huser Yaylası. Pokut’tan sonra en sevdiğim yayla burası oldu. Yine yollara dikkat, çok dikkat.. İyi bir şoförünüz ve aracınız yoksa lütfen böyle bir risk almayın. Sis Denizi Kafe’ye gidip o manzarayı izlemenizi öneririm. Şanslıysanız sis denizine (bulutların üstünde oluyorsunuz) denk gelebilirsiniz. Gün batımı ise harika. Burada ise üzüldüğüm şey salıncağa binmek için 2.5 TL ödemeniz gerektiği. Neden yani? Zaten çay, kahve içip paramızı ödüyoruz. “7 çay, 4 kişi salıncak lütfen”. Üzülüyorum, yine manzarayı görüp unutuyorum.

Artık dönüş vakti. Yola koyulduk, eh tabi önce bir karnımızı doyuralım. Çayeli’nde durup yemek molası veriyoruz. Buraya kadar gelmişken kuru fasulye – pilav yemeden olmaz. Hüsrev veya Lale Lokantasına gidebilirsiniz. Biz, tercihimizi Lale’den yana kullanıyoruz. (Kuru fasulye : 18 TL). Sütlaç yemeden masadan kalkmayın : )

Bunun dışında vaktinizin durumuna göre yazdığım yerler dışında Ortan Köyü, Şenyuva Köyü, Makrevis Konakları, Siyamkar Tepesini de gezebilirsiniz.

Ülkemizin o kadar çok güzel yerleri var ki, bizlerin keşfetmesini bekliyor. Üşenmeyin, önceden alın biletlerinizi. Hafta sonları atlayıp atlayıp gidin farklı şehirlere.. Bu tip kısa ama muhteşem hafta sonları sizi gerçekten inanılmaz motive ediyor!

Ee haydi alın artık biletleri, her türlü destek benden söz 🙂

Rize gezisi boyunca bir sürü komik tabelalarla paylaştık, bu da onlardan birisi. “belirsiz” 🙂