Bazen dünyadaki 193 ülkenin 30’una ayak bastığım için mutlu olurken bazen ise geri kalan 163’ünü görmeye ömrüm yetecek mi diye düşünüyorum. Seyahat etmek benim için bir tutku! Yol boyu o kadar güzel insanlarla tanışıp, o kadar güzel anılar biriktiriyorsunuz ki.. İşte onlardan birkaçı.

Lviv – Ukrayna

Tren yolculuklarının yeri bende her zaman farklı. Bernina Ekspresi, Doğu Ekspresi, Oslo-Bergen treni.. Hayatımın en güzel anıları. O kadar farklı hayat hikayeleri olan kişilerle karşılaşıyorsunuz ki, bir yandan ise etrafınızda güzel doğa manzaraları..

Mesela bir seferinde Lviv’den Kiev’e gitmeye hazırlanırken 4 kişilik kompartımanda geri kalan 2 kişinin kim olduğunu merak ediyorduk. Birden yanımıza biri geldi, bu kompartımanda kalıp kalmadığımızı kendilerinin 2 çocuk,2 yetişkin olduklarını ancak hepsini farklı kompartımanlara verdiklerini söyledi. Çocuklar yalnız kalamayacağı için değiştirmeye çalışacaklarını söyledi. Sonra sohbet muhabbet derken, kendisinin dans öğretmeni olduğunu ve dans yarışmasından döndüklerini öğrendik. Sonra iseee yanındaki 9 yaşındaki çocukların (Eugenia ve Yarek) “Ukrayna Dans Üçüncüleri” olduğunu öğrendik.

Çocuklar kompartımana bakıp bakıp çekindikleri için kaçıyorlardı, biraz da ingilizce bilmedikleri için çekingen davranıyorlardı diyebilirim. Daha sonra ne mi oldu? Öğretmenleri, çocukları bize emanet etti ve bizim kompartımanda kaldı. Gece boyu o çekingen çocuklarla, sohbet muhabbet, oyunlar ile geçti.

O kadar tatlılardı ki bize alıştıkça ellerinden geldikçe ingilizce konuşmaya çalıştılar. Sırf bizimle konuşabilmek için okulda öğrendikleri cümleleri söylediler “I like dancing, do you like football, what is your favorite actor, how old are you” gibi cümlelerle geçti yolculuğumuz. Bazen anlaşabilmek için aynı dili konuşmak bile gerekmiyor bunu anladık.. Daha sonrasında ise gece boyu Christmas şarkıları söyledik, oyunlar oynadık. O kadar eğlendik ki. Ayrılırken tabii ki numaralarımızı, sosyal medya hesaplarımızı paylaştık. Ve bir yerlerde tekrardan görüşmek üzere sözleştik.

Amalfi – İtalya

Yine bir gün yollardayız.. Bu sefer Amalfi Kıyılarındayız. Kardeşimle birlikte otostop çeke çeke geziyoruz, yol boyu güzel insanlar, keyifli sohbetler..

Bu sefer ise bizi almak için 1 çift duruyor : Daniela ve Donato. Milano’da iki büyük firmada çalışan üst düzey yöneticiler. 15. evlilik yıl dönümlerini kutlama için iki çocuklarını ananelerine bırakarak Amalfi Kıyılarını gezmeye gelmişler. Yol boyu o kadar güzel sohbet ettik ki, Türkiye hakkındaki ön yargılarından bahsederken konuşma sonunda ne zaman Türkiye’ye gidiyoruz diye düşünmeye başladılar.

Daniela ve Donato bizi yollarının üstü olmamasına rağmen kalacağımız yere götürmekle kalmayıp bir de İtalya’nın en ünlü tatlıcılarından biri olan Salvatore De Riso (Minori) ‘da inanılmaz lezzetli ve taze olan limon tatlısından (la delizia al limone) ısmarladılar. İstanbul’a geldiklerinde benim ısmarlamam konusunda anlaşarak yüzümüzde tebessümle ayrıldık.

Frankfurt – Almanya

Hayatımın en güzel dönemlerinden olan erasmus döneminde yine bir gün.. ve  yine tabii ki geziyorum. Bu sefer Frankfurt’a gideceğim.

Couchsurfing’ten kalabileceğim birini buluyorum.  Kendisi ben trenden iner inmez beni arıyor ve nerede beklemem hakkında bilgi veriyor. Bekliyorum, geliyor. Sanki daha önceden tanışıyor gibiyiz. Kaldığı yere gidene kadar sohbet ediyoruz. Eskiden Türk bir erkek arkadaşı olduğunu anlatıyor, nasıl tutkulu bir ilişkilerinin olduğunu ancak sonrasında ayrılmak zorunda kaldıklarını. Saat 12’ye yaklaşıyor. Kendisi tek odalı bir apartta kalıyor. Biraz bir şeyler yiyip sohbet ettikten sonra sen rahat  et ben üst kata arkadaşımın yanında kalacağım. Burada yiyecek bir şeyler var, bilgisayarım burada lazım olursa diyerek benim için hazırladığı yatağını göstererek gidiyor.  İlk couchsurfing deneyimim. Şaşırıyorum, bana nasıl bir anda bu kadar güvendi, her şeyini burada bırakıp gitti diye düşünüyorum. Daha sonrasında aslında dünyada hala çok iyi insanlar olduğunu düşünerekten güzel bir uykuya dalıyorum.

Daha anlatacağım o kadar çok anı var ki.. O kadar güzel an, o kadar muhteşem insanlar var ki..

Yollarda hayat var. Haydi yola çıkın!

Bu güzel çizimleri için Türkan Oya Ekmekci’ye sonsuz teşekkürler..