2 arkadaş, 8 gün, 3 ülke, 500 km! Harika insanlar, harika anılar! Evet, sıkı durun ve gelin bu gizemli yolculuğumuzun siz de bir parçası olun! Amsterdam’dan Köln’e uzanan bisiklet yolculuğumuzda bakalım neler yaşadık? Bu yazıda önce size bu bisiklet yolculuğuna nasıl karar verdiğimizi anlatacağım ve sonrasında ise rotamızı paylaşacağım!

Bu yolculuğu 29 Ağustos – 6 Eylül 2020 tarihleri arasında gerçekleştirdik. İlk planımız her ne kadar bu yolculuğu 5 kişi yapmak olsa da Covid-19 sebebiyle Avrupa’nın Türkiye’ye sınırları kapaması nedeniyle diğer arkadaşlarımız gelemedi. En sonunda 2 kişi kalmış olduk. Biz de önce Gözde’yle birlikte “İyi bari, seneye gideriz o zaman” dedik, sonra birkaç hafta sonra bir şey oldu “Hadi gidelim, en kötü ne olabilir ki, yorulursak trene bineriz, tekerimiz patlarsa birilerinden yardım isteriz” dedik ve gitmeye karar verdik.

O sırada Paris’te vaka sayılarının çok artması sebebiyle Paris “red zone” ilan edildi ve Hollanda 14 gün karantina önerisinde bulundu Paris’ten gelenlere, Almanya ise test zorunluluğu ve karantina zorunluluğu getirdi. Ancak benim 14 gün karantinada kalacak vaktim yoktu :(.  Neyse ki Türkiye’den yeni dönmüş olmam sebebiyle negatif test sonucum vardı ve hadi bakalım dedik ve biraz da risk alarak bu yolculuğa başladık. İnanılmaz güzel “couchsurfing” anılarımız oldu, onları bir sonraki yazıda anlatacağım!

İşte videomuz da burada hazır, onu da izleyebilirsiniz! 🙂

İlk hedefimiz Amsterdam’da (başlangıç noktamızda) buluşmaktı. Ben Paris’ten, Gözde ise Münih’ten trene atladı ve sanki Beşiktaş’ta buluşurmuşçasına Amsterdam Tren Garı’nda buluştuk, Amsterdam’ı gezmeden (daha önce gezmiştim) direkt yola koyulduk. Bisikletlerimizi yanımızda getirdik. Ben Paris’ten Thalys ile Amsterdam’a geçtim, ne yazık ki trende bisiklet yeri yok ve bisikletinizin tekerlerini çıkarıp paketlemeniz gerekiyor. Tren boştu ve tek tekeri çıkartmama rağmen neyse ki sıkıntı olmadı! Gözde ise trenine de rezervasyon yaptırıp ek bir ücret ödeyerek Münih’ten Amsterdam’a geldi.

Şimdi gelin önce bir rotaya bakalım, daha sonra ise neler yaşadıklarımıza…. 🙂 

Önce genel rotamızı sizlerle paylaşmak istiyorum. Aslında biz biraz günlük plan yaptık ve herhangi bir rotayı takip etmedik. Her ne kadar gitmeden önce “Ayy Eurovelo yolunu takip ederiz” dediysek de yoldayken öyle olmadı. “Aaa bu yol daha güzelmiş” diyip o yoldan devam ettik. Pek bir keyifli oldu, rotaya bağlı kalmamak! 🙂

Sadece başlangıç (Amsterdam) ve bitiş (Köln) noktalarımız belliydi, ara duraklar ise kafamıza ve tabii ki enerjimize göre 🙂 En sonunda 500 km’yi tamamlayarak geri döndük! Hayatımızın en güzel deneyimlerinden birisiydi, bu zamana kadar neden yapmadık diye düşündük, bisikletle bir yerleri keşfetmek gerçekten çok keyifliymiş! Antrenmanlı olmasak bile yapacağımıza inandık, birbirimizi motive ettik ve sonunda hedefe ulaştık!

Yol boyunca rotamızı oluştururken google maps, komoot veya içgüdülerimizi kullandık :). Bu yüzden her ne kadar rota 400 km görünse de biz başka yerlere de saptığımız için sürekli ve hedefimiz 500 km olduğu için o şekilde bitirdik! 🙂

Gün 1: Amsterdam – Amersfoort – 52 km
Heyecanlıyız, hemen yola koyulduk! Önce Muiden’deki kaleyi dışarıdan şöyle bir görüp sonra da Naarden’den geçtik, yolumuz dümdüzdü! Aksini beklemiyorduk zaten 🙂 Gayet rahat bir şekilde ilk günümüzü tamamladık. Yolda bir de Türk İş Adamları Derneği gibi bir yer gördük, bir sürü kişi dışarıda konuşuyordu, içimizden bir yanlarına uğrayıp selam versek mi diye düşünmedik değil 🙂

           

Gün 2: Amersfoort – Apeldoorn – 54 km
Bugün ne yazık ki yağmurlu bir gün! Amersfoort şehir merkezini (pek bir tatlıydı!) gezdikten sonra yola koyulduk. Bu arada Amersfoort Hollanda’nın tam orta noktasıymış! Normalde Apeldoorn’a gitmeyi düşünmüyorduk ancak Coucsurfing’ten tanıştığımız ve gezimizin mentörü Jaap orada olunca gidelim dedik. Yol boyu genelde ormandan gittik, bazı yerlerde eğim vardı (çok değil korkmayın, Hollanda’da ne kadar eğim olabilir :)). Ama iyi ıslandık! Islandık ıslanmasına ama bir de rastgele çok güzel bir Hamburgerci (De Daltons) ile karşılaştık! Hollanda’nın en iyilerindenmiş! Bu rotaya Gözde’nin yorumu: İnek olsam burada yaşamak isterdim! 🙂

              
Gün 3: Apeldoorn – Nijmegen – 66 km

Bugün yine çok az bir yokuş var ama bunlar bizi etkilemez! Devam! Hava güzel! İşte o gün, o günaha girdiğimiz gündü… Neydi? Nutellalı pizza (Happy Italy) yediğimiz gündü :). O kadar bisiklet sürdük bir pizzayı haketmedik mi yani? 🙂 Ama nasıl güzeldi anlatamam! Yol boyu bisiklet yolundan geldik zaten Hollanda’da bisiklet yolu olmayan yer çok az ama bazen direkt ana yolun kenarından olabiliyor, bu sefer öyle değildi! Bu arada biz Nijmegen’i Arnhem’a göre daha çok sevdik, pek tatlı bir öğrenci kasabasıydı! 

            
Gün 4:
Nijmegen – Venlo – 74 km
Bugün yolumuz uzun ama enerjimiz var! Hava fena değil daha ne olsun! Yol boyu insanlar nerelerde yaşıyor ya diye düşünmekten kendimizi alıkoyamıyoruz. Nasıl huzur dolu her yer, nasıl sakin… Gerçi ben buralarda 1 aydan sonra sıkılırım muhtemelen ama yine de çok güzel görünüyor! Harika bir yerden geçtik bugün, ne yazık ki bisiklet sürerken çok fazla fotoğraf ve video çekemedim. Böyle yüksek bir yerden km’lerce tarlalar arasından yokuş aşağı gittiğinizi düşünün, inanılmaz keyifliydi! Yine harika bir tatlı yedik ama bu sefer National Park de Maasduinen’de!

            
Gün 5: Venlo – Dilsen (Belgium) – 70 km
Gezimizin en güzel günü! Hem hava harika hem de gittiğimiz yollar harika! Hiç bitmesini istemediğimiz bir gündü! Allahıııım çok güzeldi, keşke geri dönebilsek! Tekneye atlayıp bir Hollanda’ya bir Belçika’ya geçiyorduk! Belçika’da virüs nedeniyle kurallar daha katıyken Hollanda’da virüsün v’sini hissetmedik.


     
Gün 6: Dilsen – Maastricht – 42 km
Belçika’dan çıkıyoruz ve yine Hollanda’ya geçiyoruz! Sınır geçerken herhangi bir kontrolden falan geçmedik, hatta ne ara ülke değiştirdiğinizi bile anlamıyorsunuz.  Bugün rotamız kısa ama şehrin içinde ve etrafında biraz rahat rahat dolanmak da güzeldi! Kısa ama tatlı bir rotaydı, yolda acıkıp bir Türk restoranın da mola bile verdik! Vallahi hiç kimsenin olmadığı yerlerde bile Türk restoranı var gerçekten enteresan!
Maastricht de yine meşhur bir öğrenci şehriymiş meğer, güzel güzel gezdik bu canlı şehirde! 

               
Gün 7: Maastricht – Düren – 86 km

Bugün meşhur Aachen’a uğruyoruz, meşhur katedralini görüyoruz ve sonrasında ise Stolberg adında yine ilginç bir yere gidiyoruz! Bugün yine biraz uzun ve ara sıra yağışlı bir gündü! Ama acelemiz yok, dinleniyoruz, gidiyoruz, keşfediyoruz, eğleniyoruz…


     
Gün 8: Düren – Köln – 56 km

Nee neee neee, son günümüz mü… Hiç ama hiç bitsin istemiyoruz! Ne çabuk bitti ki 8 gün… Yaşadıklarımız 8 gün değil de 8 aya bedeldi! Yolda Micheal Schumacher’in pistinin olduğunu görüyoruz ve iki tur attıralım diyoruz! 🙂 Sonra Frechen’da mola verip harika bir mola verdikten sonra kalacak yerimiz olmayan Köln’e varıyoruz. Sonra kalacak yer buluyoruz tabii ki canım merak etmeyin 🙂 

                
Yolculuğumuz böylelikle sonlandı ve geri dönmek üzere tekrardan trenlerimize atladık… Geride ise harika anılar bıraktık! 

Gerçekten çok zor değil ve inanılmaz bir tecrübe! Lütfen yola çıkın! İlla çok uzaklara gitmenize gerek yok, eminim bulunduğunuz yerlerin yakın çevresinde de harika yerler vardır. Biz daha yolculuğumuz bitmeden bir sonraki yolculuğumuzun planlarını yapmaya karar verdik ve kendimize her yıl kesinlikle 1 hafta birlikte bisiklet yolculuğu yapalım dedik!

Tabii ki böyle bir yolculukta yanınızda kafa dengi birinin olması inanılmaz önemli… Neyse ki biz Gözde’yle epey şanslıydık! 🙂

Haydi bakalım, sırada yolculuğumuzun gizemli kısmı var! Takipte kalın… 🙂