Kenya ve Tanzanya’da yaşayan doğal hayata bağlı bir kabile : Maasailer. Aslanlara, leoparlara, bufalolara birkaç metre mesafeden bakmak, sadece filmlerde kaldığını düşündüğüm Maasai halkını ve yaşadıkları yerleri çok yakından görmek benim için inanılmaz bir anı oldu. Bizimkisi adeta Maasailerle bir Afrika masalıydı… 1.5 milyondan fazla sayıda olan Maasai’ler 800 yıllık geçmişlerini ilk günlerinden bu yana korudukları ilkel yaşam tarzlarıyla sürdürüyorlar.

O kadar gönlü zengin insanlar ki… 11 Eylül Amerika olaylarını elektrikleri olmadığı için aylar sonra öğreniyorlar ve Maasailer için kutsal sayılan 14 adet ineği yardımda  Kenya’nın ABD büyükelçisine bağışlıyorlar. Maasailer için ineğin tüm mal varlığının üstünde olduğunu düşündüğümüzde o yokluğa rağmen böyle bir jestte bulunmaları ne kadar güzel…

Gezimiz boyunca hem Zanzibar’da hem de anakarada bir sürü Masai ile tanışma, konuşma fırsatımız oldu. İlginç hikayeleri bir de onların ağzından dinledik.

  1. Maasai, korkusuz savaşçı anlamına geliyor. Gerçekten de onları gördüğünüz zaman bunu hissediyorsunuz.
  2. Masai Mara (Sonsuz alan) bölgesi Kenya’nın güneydoğusuyla Tanzanya sınırında bulunan doğal bir park. Tüm vahşi hayvanları burada görebiliyorsunuz.
  3. Shuka adını verdikleri kırmızı kumaş parçası giyiniyorlar. Bu rengi Maasai olup olmadıklarını anlamak  ve birbirlerini uzaktan görebilmek için tercih ediyorlarmış. Ayrıca bu rengin aslanları korkuttuğuna inanıyorlar.
  4. Onlar için oldukça önemli olan ineğin kanını atardamardan içiyorlar.  Problem olduğu zaman kendilerini güçlü hissetmek için içtiklerini söylediler. Benim yüzümde bir ekşime olunca “AA SÜTLE KARIŞTIRINCA İYİ OLUYOR AMA” dedi : ))) 
  5. Evlenmek onlar için çok önemli. Ve evlenebilmeleri için aslan öldürmeleri gerekiyormuş, hayvanların nesli tükenmeye başladıkça bu gelenek azalmaya başlamış. Şu an için ise evlenebilmeleri için kız tarafına 10 inek vermeleri gerekiyormuş. Zanzibar’da karşılaştığımız çocuk 10 inekleri olmadıkları için sevdiği kız ile evlenemiyormuş. Biraz hediyelik bir şeyler satıp para kazanıp geri dönmeyi planlıyordu… 
  6. Sopa gündüzleri sürü yaydıkları için kılıç ise hayvan avlamak için kullandıkları aletler, onlar için bir alışkanlık! Onlarsız gezemiyorlar!
  7. Evlerinde elektrik ve su yok. Maasai kadınlarını yollarda başlarının üzerinden 30-40 kg su bidonları veya odun taşıdıklarını görüyorsunuz. Bazen 20 bazen 30 km yürüyorlar bu şekilde.
  8. 2005 yılına kadar telefon kullanmıyorlarmış ama artık bazılarında varmış, artık kolaya kaçıyoruz aslan gördüğümüz zaman birbirimize telefonla haber veriyoruz dedi : )) Elektrik olmadığı için de ihtiyaçları olduğu zaman yakın köylere gidip para ile şarj ediyorlarmış.
  9. Maasai çocuklarının doğar doğmaz kulak memelerini kesiyorlar. Süse oldukça düşkünler, terliklerine ve takılarına baksanıza! Kulak memesine bir tahta parçası yerleştirerek iyice genişlemesini sağlıyorlar. 7-9 cm büyüklüğünde deliklere bir de rengarenk küpeler takıyorlar ki çok güzel görünüyor!
  10. Doğal hayatta yaşadıkları için zaman zaman hayvanlardan kaçmaları gerekiyor bu yüzden çok hızlı koşuyorlar.
  11. 3-4 metreye kadar zıplayabiliyorlar. En yükseğe zıplayan erkeği köyün kızlarından hemen birisi kapıyor! Çünkü bunun o kişinin ne kadar güçlü olduğunu gösterdiğini düşünüyorlar.
  12. Eskiden çok eşliliğin çok yaygın olduğu Maasai kabilesinde şu anda böyle bir şey yokmuş.
  13. Maasai evine ‘enkaji’ deniliyor. Dal, toprak, inek gübresi ve çim gibi malzemelerden yapılmış geçici bir ev.
  14. Kendilerine ait olan Maa dili yanında Swahili ve İngilizce konuşurlar. 
  15. Bugün Maasai kabilesinin çoğu Hıristiyan, azınlığı ise Müslüman.

O kadar güzel insanlar ki Maasailer… Yokluk içinde gördüğün o çocuklar seni üzer, Afrika’nın gerçek yüzü gelir tekrardan aklına. Ama onlar sana her şeye rağmen “HAKUNA MATATA” (sıkıntı yok) der geçer…