Sakız Adası ile ilgili söyleyebileceğim ilk şey : “Birbirine bu kadar yakın mesafede olup, birbirinden bu kadar farklı olan bir ada”. Gerçekten etkileyici. Çooook mu güzel, gitmeden olmaz mı? O kadar değil bence : ). Ama yine de birbirinden farklı yerleri görmek, birkaç gün burada vakit geçirmek oldukça keyifli. Biz sadece hafta sonumuzu Sakız’da geçirdik. Bir gün daha olabilirdi belki ancak 2 gün yeterli diye düşünüyorum.

Yunanistan’a uçak ile, bisiklet ile, yürüyerek, otobüs ile geçtikten sonra feribotla da geçerek seriyi tamamlıyorum. 

Şimdi önce bir önceki yazımızı okuyup Sakız Adası hakkında biraz bilgiler alalım. Sonrasında ise hadi gelelim rotamıza. Bir günlük araç kiraladığımız için cumartesi günü köyleri geziyoruz, pazar günü ise merkezde takılmayı planlıyoruz. 

1.gün :

1. Nea Moni

11. yüzyılda inşa edilen bu manastır Meryem Ana’ya ithaf edilmiş. Unesco tarafından korunmaya alınan bu Manastır’ın girişinde solda ise iskeletler ve kafatasları bulunuyor.

Salı ve Pazar günleri 09:00 – 13:00 arasında açık olan Manastır’a giriş ücreti ise 2€. Biz ne yazık ki yolu çok virajlı olduğu için buraya gitmedik.

2. Anavatos  

Anavatos, Sakız Adası’nın en stratejik noktası olarak biliniyor. Virajlı yolların ardından adanın en kuytu yerlerinden biri olan Anavatos’a ulaşıyoruz. Bir de törene denk geliyoruz. Adanın bağımsızlığı ile ilgili olabilir. Çünkü Sakız Adası Katliamı burada yaşanmış. Yunan İsyanı sırasında Osmanlı Ordusu tarafından 1822 yılında sivillere yönelik düzenlenen askeri harekatta 20.000’den fazla sivilin ölümü ve 70.000’den fazla kişinin ise köle yapılmasıyla sonuçlanıyor. Uzaktan bir fotoğrafını çekiyoruz, daha sonrasında tepeye doğru tırmanarak biraz dolaşıyor ve töreni izleyip geri dönüyoruz.      

Ayrıca Declacroix’nın Sakız Adası’nda gerçekleşen katliam ile ilgili yaptığı eser (Scène des massacres de Scio : Kios Katliamı Sahnesi), bugün Paris’te Louvre Müzesi’nde bulunuyormuş. (İlk fırsatta gittiğim zaman bakacağım)

3. Vessa

Köy meydanı çok güzel! Bayılıyorum böyle meydanlara, keşke bizde de bu tip meydanlardan çok fazla olsa. Oturun Kostas’ın Yeri’nde bir kahve için. Tamamen taştan yapılmış olan bu köy aslında çok canlı değil ancak yine de konumu nedeniyle geçerken uğrananabilir. Biz, konaklamamızı uygun ve sakin olduğu için Vessa’da tercih ettik. Adanın birçok yerinde olduğu gibi ne yazık ki burada da bir yangın yaşanmış. 2016 yılında yaşanan 3500 hektarlık alana zarar veren yangından bir kare buldum internette, gerçekten çok üzücü.

4. Armolia

Sakız ağaçları!! Özellikle bu bölgede çok yoğun olarak görebilirsiniz. Yine normal bir köy, kafanıza göre dolaşın : ) Benzinimizi de buradan aldık. Doğu tarafında birçok benzinci olmasına rağmen biz Batı kısmında pek bulamadık bu yüzden görünce alın : ).

5. Pirgi

Pirgi denince akla hemen onun adı gelir : Ksista (Çizik Yüzeyler). O kadar zarif bir mimari ki.. Sıva üzerine çizilen bu geometrik tasarımlara köyün her tarafında rastlamanız mümkün. Yemeğimizi burada yiyoruz ve hediyelikçiden hediyeliklerimizi alıyoruz. Sağolsun kendisi bize adada yapabileceğimiz şeylerle ilgili de bilgi veriyor. Adanın en turistik yerlerinden birisi olan Pirgi, gerçekten görülmeye değer. Sokaklarda kaybolun, hissedin..

6. Mavra Volia

Yaşanan volkanik patlama sonrasında her yer siyah çakıl taşları ile kaplı. Masmavi deniziyle adeta huzur veriyor. Denizi görür görmez hemen heyecan yapmayın : ) Merdivenlerden çıkın ve tepeyi atlatın sizi çok güzel bir yer bekliyor! O kadar güzel bir deniz ki..

                

Ayrıca hazır yeri gelmişken bahsedelim. Adada plajlar ücretsiz. Genellikle deniz için Karfas Bölgesi tercih ediliyor. Gençlerin göz bebeği ise kumsalı nedeniyle : Glari Plajı. Biraz bakir  olsun, şöyle güzel ve huzurlu takılayım diyorsanız Vroulidia‘yı önerebilirim.

7. Olimpi

İsminden etkilenip sadece geçerken uğruyoruz, durmuyoruz. Pek de bir şey yok, asıl hedefimiz olan Mesta’ya doğru sabırsızlıkla ilerliyoruz. Bazen böyle pek de bir şey yok falan yazıyorum diye arkadaşlarım eleştiriyor, öyle de denir mi canım, bu kadar da doğrucu olunmaz vs diye. N’apim? : ). Yalan mı söyleyeyim? :)))

8. Mesta

Tipik bir Orta Çağ Köyü olan Mesta, zamanında korsanlardan korunmak için savunma amaçlı yapılmış. Dışarıdan kale gibi görünen bu kasabanın içerisinde korsanlardan bir şekilde korunmaya çalışmışlar.

Daracık ve labirent gibi sokakları.. Bir köy meydanı.. Soğuk bir frape, lezzetli bir dondurma. Daha başka bir şey söylememe gerek var mı? Heh bir de akşam tavernaya gidin, meydandaki kiliseyi de ziyaret edin.

Alıp sizi yüzyıllar öncesine götüren Mesta’nın sokaklarında gezmek gerçekten çok keyifli. Bence bir akşam burada taverna ayarlanılabilir ne dersiniz? Veya bir kez daha burada kalmak için gidilebilir? 🙂

9. Lithi

Küçük bir sahil köyü. Sessiz ve huzurlu.. Gün batımı için ise efsane! Günü batırdıktan sonra akşam yemeğimizi To Kyma’da yiyoruz. Daha sezon açılmadığı için kalabalık değil, yemekler lezzetli, fiyatlar makul. Tabii artık € : 5.5 TL ne kadar makul olabilir bilemiyorum…

Ada küçük olduğu için birçok yeri bir günde gezebildik. Beni en çok etkileyen yer ise Mesta oldu. Ayrı bir havası vardı oranın… Diyorum ya birbirine bu kadar yakın mesafede olup ancak birbirinden bu kadar farklı köyleri barındırıyor bünyesinde bu ada diye.

Ve gün sonunda güzel otelimiz To Petrino’ya dönüp bir güzel dinleniyoruz. Pazar günü şehir merkezindeyiz… Ayrıntılar çok yakında…

NOT : Sakız Adası ile ilgili önemli bilgileri bir önceki yazımda bulabilirsiniz.

Ayrıcaaa, bitmedi! 🙂 “Sakız adası gezilecek yerler” ile ilgili Gezitta.com‘da yazı yazmış, onu da okuyabilirsiniz 🙂